31 Temmuz 2008 Perşembe

Tribün Çocuğu


1970'lerde Bursa Dynamo Kiev maçında Rusların futbolundan etkilenen Bursa'nın Mesken İlçesi'nin Ertuğrul Gazi Gençlik ve Spor Kulübü adını Dynamo Mesken olarak değiştirmiş. Böylece başına gelmedik kalmamış. Kapatılan ilk futbol kulübü. Solcu semtin takımı Dinamo Mesken'in amigosu Erkan Can aşağıda da röportajı.


Nokta Dergisi'nden


80 döneminde gençlik yıllarınızın geçtiği bursa'da siyasi gerekçelerle kapatılmış bir kulübünüzün olduğunu söylediniz. nedir bu dinamo? bu bir espri miydi? eğer doğ­ruysa bu bir ilk. neydi mesken'in öyküsü?


- 80’li yıllar, amatör takımlar devri. 22 ya­şındaydım. o zamanlar yeni yeni ucuz mes­kenler kuruluyordu bursa'da. top oynayacak yerimiz çoktu. daha sonra mahallenin altına eğitim enstitüsü açılınca oradan öğrenci ağabeylerimiz geldi. mahalleli de onlarla be­raber kulüpte takılmaya başladı, solcu oldu. kulüp orada doğdu. takımın adını dinamo mesken koydular. daha sonra futbol falan bitti. kimse arkasını sormadı, açılmadı.


sizin o yıllarda kalecilik de yaptığınız söy­leniyor. kaleci, argoda parasız anlamında kullanılır. nasılsın diye sorduklarında "schumacher gibiyim" diyormussunuz. ama sanırım siz takımın amigosuydunuz...


- kalecilik yapmadım. o benim jargonum. nasılsın diyorlar, kaleciyim diyorum. bekliyo­ruz, para yok, pul yok, kaleci durumu da ora­dan gelir. o benim otuz yıldır söylediğim bir durumdur yani. amigoluk yaptım tabii ki.


nasıl bağırttırıyordunuz tribünleri?


- dinamo'nun gençleri, bir elinde şişe, sa­atlerce neşe! dinamo'nun gençleri birçok menekşe!


mahalle benimsiyor muydu dinamo mesken'i?


- tabi canım, gurur duyardık! tomas or­hanlar, yakalı mehmetler, komando musta­fa la r, avanta kemaller, ertuğrul kanşay. bu abiler bilirler bunları.


sizin de lakabınız var mıydı?


- sarı! benim lakabım san'dır. adımı bil­mem. eskiden daha da sarıydım, sapsarıy­dım. kill bill!


peki derdiniz neydi, mahalleyi moskova'ya bağlamak gibi bir niyetiniz mi vardı?


- (gülüşmeler) yoo... zaten solcu bir ma­hallede büyüdüğümüz için takımın adı da böyle olacaktı. çok normaldi bu.


anladığım kadarıyla darbe öncesi mahalleler kendi kulüplerini kalkındırabiliyordu ama sonra her şey için para gerekti. bu arada o yardımlaşma durumu da darbeyle birlikte gitti.


- evet, başka bir şeyler lazımdı, yetmedi. "satıyorlar oğlum" diyor, rafet el roman'ın filmde oynadığı karakter. dar alanda kısa paslaşmalar, her şeyi anlatıyor bence. zaten hikâyesi de akyazı akınspor'dur. biz onu bursa hikayeleriyle harmanladık. bursa'da çekildi film.bursa'nın spor camiasının eskilerinden birkaç kişiyi aradık. dinamo mesken'in varlığıyla ilgili sorular sorduk.


sağ cenahın eskilerinden biri sizin bunu abarttığınızı...


- sağdan yürüsün, saçak altından, cüzdan bulur belki!


hayat futbola fena halde benzer diye bir sloganı var filmin. dinamo mesken'in hi­kâyesine baktığımızda görüyoruz, futbol da siyasete benziyor. şu anda da çarşı gru­bunun müdavimi olduğu bir mekândayız. futbolu ve siyaseti birlikte nasıl yorumlu­yorsunuz?


- stratejidir. programdır; koçluk işidir, ka­fana göre oynayamazsın. futbolun da haya­tın içindeki gibi bir ahlakı var. tek başına yapılabilen bir şey değildir. "bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine." ha­yatı sürdürebilmek için dört doğru pas yüz­de 90 goldür. siyasette de böyle. çarşı'yı da seviyorum tabi. iyi bir tribünü var.


dar alanda kısa paslaşmalar'da siz kaleci torba suat'ı canlandırdınız. karakterin si­zin üzerinize yazıldığı söylenir. dinamo mesken'den esinlenildi mi filmde?


- yok, ama bunları anlatmıştım, etkisi ol­muştur yani.

Hiç yorum yok: