9 Şubat 2009 Pazartesi

Ormanlara yazık

Hiç gazeteciyim diye tanıtmadım kendimi, tanıttıysam da buna kendim hiç inanmadım. Gazetecilik öyle oldum demekle olmuyor çünkü. Bir dergide, gazetede, internet sitesinde karalayıp bırakmak ve sonrasında da gazetecilik yapıyorum demek kolpalıkla eşdeğer gözümde. Bu kadar kolay olmamalıydı. Buna inandığım için mi böyle oldu onu da bilemiyorum ama yazı yazarak para kazanma dönemim bitti artık. Kader beni bambaşka bir noktaya itti şimdilik. Medyada bir yerlere gelmek hele hele babanız, amcanız, abiniz hayli zor. Bugüne dek yaptığım işle alakasız bir departmanda çalışacağım artık. Bir yandan da hem bu bloga yazarım hem de dışarıdan yazı gönderirim diyorum. Kafa karışık yani. Bunları neden anlattın derse okur, bundan sonrasını da okusun derim. Sabah aldım elime gazeteyi açtım ne var ne yok diye. Karşıma Ercan Saatçi'nin yazısı çıktı. Yazı değil aslında bu, bildiğin karalama yapıyor abi köşesinde. 3 başlık atıyor köşesindeki yazıya. Böylece daha az yazı yazmış oluyor. Bu üç yazıdan birinin başlığı aynen şu: "Kimsenin bunlara hakkı var mı?" Lan bu nasıl başlık. Sen o köşede yazıp para kazanıyorsun, biz bu işi bırakmak zorunda kalıyoruz ya o koyuyor adama. Yazık senin yazın için kesilen ağaca.

1 yorum: