24 Mayıs 2010 Pazartesi

Tata & Q7

Sezon ortası 'dünya starı alacağız' diyerek yola çıkan yönetimimiz milyon dolarları Tabata için saçıp kendisini takıma katmış fakat istenilen verim alınamamıştı. Tabata'nın büyük takım topçusu olup olmadığı tartışılsa da kötü topçu olmadığında herkes hem fikirdi. Gerek Mustafa Hoca'nın oyun planında kendine yer bulamamasından gerekse yaşadığı sakatlıktan ötürü fazla forma şansı bulamadan ve iz bırakamadan sezonun ikinci yarısını sessiz sedasız tamamladı o da. Şimdi daha Beşiktaş forması altında maçlarda 100 km koşmadan kiralanma formüller aranıyor. 8 milyon Euro'ya yangından mal kaçırırcasına alınması ama oynatılmaması yönetimin transfer fiyaskolarından sadece biri. Verilen bonservis bedelini bir sene geçmeden hiçe sayarak elden çıkarmaktansa kiralama yöntemine gidilmesi bu ayıbı örtmeyecek olsa da en azında yabancı transferi için kulübün önünü açacak ve yönetim de sözünü verdiği ve haftalardır peşinden koştuğu Quaresma'yı İstanbul'a getirecek. Hem de yine aynı bonservisi bedelini gözden çıkartarak...

Tata'ya çok para verildi, adam akıllı kullanılmadığı için ederi ölçülemedi. Q7'ye de çok para verilecek ve eğer rotamızı Avrupa yollarında tutamazsak, ülkenin asvaltı bozuk yollarına fazla gelecek belki de. Geçtiğimiz günlerde Denizli'nin Quaresma'yı istemediği şeklinde çıkan haberler dün 'Quaresma'dan sonra yabancı transfer yapılmayıp yerli oyunculara yönelineceği' şekline dönü. Hatırlayan çıkar mı bilemiyorum ama Mustafa Denizli Galasararay'ın başındayken ekibi için 'Ligin Mercedes'i...' benzetmesi yapmış ve yaratıcı Beşiktaş taraftarı yerinde durmayıp, ertesi günlerde bir pankartla kendisine cevap vermişti;
"Sayın Denizli, Mercedes'i bırak yerli malı Kartal'a bak"...

Hiç yorum yok: