14 Haziran 2012 Perşembe

İrlanda - İspanya: 0-4



 












İnsan hep mucizeler bekliyor. İrlanda-İspanya maçı da öyleydi. Futbol romantikleri için İrlanda galibiyeti, her yılbaşı alınan piyango biletine vurması beklenen ikramiye gibi... Ya çıkarsa.

Hırvatistan'a mağlup olduktan sonra grupta yapacağı pek birşey de kalmamıştı. Geleneksel ada futbolu oynayan İrlanda maçın genelinde ezildi. Uzun toplarla kanatlara inip orta yapmak için çabalayan bir takım bir kere bile olsa ceza sahasına dolduramaz mı? Dolduramadı.

İspanya güle oynaya turnuvanın şüphesiz en güçsüz -bence en sempatik- takımını kolayca geçti. İrlanda öyle bir takım ki ekran başından dahi 2 forvet 4 orta saha çizgi halinde görülebiliyor. 2-0'dan sonra 3-5-2'ye döndüler bir de gol pozisyonuna girdiler ama sonuç alınamadı. Öyle bir takım ki İrlanda, gol atsalar İspanyollar da alkışlayacak. Oyunun belirli bölümlerinde İspanya rakip kabul etmedi İrlanda'yı. Maçın son 25 dakikasını yedek oyuncuları sürerek değerlendirdi Bosque. Oyunun sonlarına doğru futbol aşkıyla dolu İrlanda taraftarı takımının rakibinin üzerine gitmesine bile sevindiğini gördük. Bu da keyif için futbol oynayan ve izleyen bir ülke için fazlasıyla yeterli aslında.

Sanırım her şampiyonada tarafsız herkesin sempati beslediği bir takım var. İtalya 90-Kamerun, İsveç 92-Danimarka, ABD 94-İsveç ve Nijerya, İngiltere 96-Çek Cum., Fransa 98'de yoktu sanırım, Belçika-Hollanda 00-Türkiye, Japonya-Güney Kore 02-Türkiye, Portekiz 04-Yunanistan, Almanya 06- Gana, Avusturya-Belçika-08 Türkiye, Güney Afrika 10-Kuzey Kore.

Maçın özeti İrlanda'nın yarattığı atmosfer, tribün güzellikleri ve maçın sonunda tüyler ürpertici bağra basma tezahüratı. Bağra basmanın dili olmaz, hissedersin... God save Ireland.

Hiç yorum yok: