16 Haziran 2012 Cumartesi

İsveç-İngiltere: 2-3


A Milli Takımımızın olmadığı bir turnuvaya 'Come on England' diyerek bakıyoruz. Futbolun beşiği, bence en kaliteli lige sahip olan İngiltere'nin uzun yıllardır milli takım bazında bir başarı elde edememesinin ayrı bir yazı hatta tez konusu olması gerekir. Tek tek bakıldığında çok kaliteli isimlere sahip bir kadroya sahip olsalar da bir türlü beklenen patlamayı yapamadılar. Bu turnuvanın ilk maçı da gerek oyun gerekse tribün açısından hayal kırıklığıydı. 1988'den sonra tarihinde ikinci kez bu turnuvaya katılan İrlandalılar bir gün önce ağlaya ağlaya değil haykıra haykıra veda ederken, İngilizlerin onlar kadar etkili bir tribün yapamamaları şaşırtıcı.

Bir önceki turnuva geri dönüşlerle akıllarda kalmıştı. Bu turnuvanda geri dönüşlerin olduğu ilk maçı da bu akşam izlemiş olduk. Yağmur sebebiyle daha hemen başında bir saat ara verilen Ukrayna-Fransa maçı sebebiyle İsveç-İngiltere maçı da bir saatlik gecikme ile başladı. Rakibin sarı-lacili forması karşısında klasikleşmiş düz beyazı yerine lacivert ağırlıklı, yakaları açık mavi forması ile Adana Demirspor'u andırarak çıktı İngiltere. Gruptan çıkmak için emek vermeleri gerekiyordu. 'Haydi İngiltere' söylemi 'Haydi artık İngiltere'ye doğru kaymıştı artık. İsveç ise takımın demirbaşı ve gelinbaşı saç modelli İbrahimoviç'in önderliğinde bu zor gruptaki mücadelesini sürdürüyordu.

İlk yarının ortalarına doğru ilk maçtaki gibi yine Gerard'ın ortasına vurulan kafa (Andrew Carroll) ile gelen gol İngilizlerin devreyi 1-0 önde kapatmasını sağladı. İkinci yarıya hücumda daha etkili başlayan İsveç önce Glen Johnson'ın kendi kalesine atmasıyla beraberliği yakaladı, on dakika sonra ise Larsson'un ceza sahasının içerisine kestiği topta, Mellberg kafa vuruşuyla öne geçti. Bu golden hemen sonra James Milner'ın yerine Walcott oyuna dahil oldu ve belki de İngiltere'nin kaderini değiştirdi. Walcott oyuna gireli sadece üç dakika olmuştu ki ceza sahası dışından attığı şut ile beraberlik golünü attı.Skordaki eşitlik iki takımın da işine gelmeyince maçta peş peşe karşılıklı pozisyonlar yaşanmaya başladı. İsveç bu pozisyonlarda gole daha yaklaşan takım olmasına karşın futboldaki  'atamayan atararlar' altın kuralı kendini gösterdi. Walcott'un sağdan yaptığı ortaya kaleye sırtı dönük olmasına rağmen enteresan bir vuruşla golü bulan Welbeck 78. dakikada İngiltereyi yeniden öne geçiren isim oldu. Karşılaşmanın son dakikalarında defans güvenliğini iyice elden bırakan İsveç kalesinde yaşanan tehlikeleri karşı kalede yaşatamayınca, son maçlar oynanmadan turnuvaya veda eden bir diğer takım oldu. İngiltere ise son maça beraberlik için çıkacak.

Bu grubun ilk ikisi C grubunun ilk ikisi ile çapraz eşleşeceği için gruptaki liderlik çekişmesi de ayrı önem taşıyor. C grubunun muhtemel birincisi İspanya ile eşleşmeyi turnuvadaki hiç bir takımın isteyeceğini sanmıyorum. İngiltere yüksek toplar ve kanattan gelen ortalarla golleri bulurken tam aksine İspanya'nın halı saha sıkışıklığındaki alanlarda yaptığı pas tarfiğiyle rakibini bunaltıp goller atıyor. Yine de finale kadar böyle bir eşleşmenin olmasını istemem. 'Come on England' derken, bir yandan da 'Go away Spain' diyoruz yani.

Hiç yorum yok: